ERSAN ÖZÇELİK
  mutlulukk
 
Mutluluk

"Yalnızım,çok mutsuzum.." dedi. Şaşırdım ve durdum. Oysa dışarıdan bakan hiçkimse,ortayaşın baharında mutlu,sağlıklı ve neşeli gözüken bu hanımı tanımlamak için "mutsuz,yalnız" kelimelerini kullanmazdı. Ama o öyleyim diyordu ve öyleydi işte.

İnsanı mutlu eden nedir? Kişiden kişiye değişir bu tanım.Ama nedir mutluluk;bir his midir,durum mudur?İçten mi beslenir,dışarıdan mı tetiklenir?

Teknik mânâda,mutluluğun bir duygu olduğunu ve davranışlarımızın sonucunda oluştuğunu ve yine davranışlarımızı harekete geçirdiğini söyeyebiliriz. Sonuca ulaşmak için Rabbimiz tarafından davranışlarımızın neticesine serpiştirilmiş irili,ufaklı ödüllerdir mutluluk dediğimiz. Bazen bu ödülerin farkına varır sevinir,bazen de es geçer yeriniriz. Bu açıdan baktığımızda mutluluğun bir farkındalık olduğunu da düşünebiliriz.
 

Her farkındalık,içseldir. Özgürlüğü ve sevgiyi,inandığım mânâda kullanmasa da, sevgiye olan inancı onu yaşatmaya yetemese de "Özgürlüğün aslında içten başladığını" söyler Leo Buscaglia "Sevgi" adlı meşhur kitabında. Özgürlüğün içten başladığını farketmek de içseldir. Mutluluk da tıpkı özgürlük gibi içten başlar aslında. Kendinizi sebebsiz mutlu yahut mutsuz hissettiğiniz bir âna geri döndüğünüzde bunu anlamak kolaylaşır.
 

Elbette bizi neyin mutlu neyin mutsuz ettiği de önemlidir. Dış dünyayla etkileşim halinde olan insan,her an mutluluğa yahut mutsuzluğa dokunur parmak uçlarıyla. Dışımızdaki dünyanın  bize sunduğu mutluluk ve mutsuzluk modelleri de bu hissiyatımızın oluşmasında etkilidir. Bize pazarlanan modelleri kabul yahut red ettiğimiz ölçüde farkındalığımız azalacak yahut çoğalacaktır. Belki de bu noktada gelişen farkındalığımız,asıl mutluluğun nasıl bir modelde olduğunu keşfetme noktasında bize yol göstrecektir.

Günümüzde özellikle kapitalizmin bize pazarladığı mutluluk modelleri arasında para,moda,daha fazla lux,güçlü olanın hükmetmesi,aşırı tüketim.....gibi modeller sayılabilir. Burada bireye verilen mesaj şudur;"yüceltilen değerlere sahipsen mutlu,değilsen mutsuz olaman gerekmektedir!" Toplumun giderek daha tatminsiz olmasının ve geçmiş toplumlara oranla herşeye sahipken halen mutsuz olmasının bir nedeni de budur.

Bir içecek firmasının reklamına denk geliyorum  ve onun sıradan bir içecekken nasıl "mutluluk modeli" haline dönüşmesini dehşetle izliyorum. Bayramlarda,seyranlarda,her neşeli ortamda,hatta neşesiz ortamlarda dahi, bir içecek almak gerektiğinde neden ilk olarak ayran,süt,su değil de aklımıza bu içeceğin geldiğini inanın artık HİÇ MERAK ETMİYORUM... Medyanın ,özellkle reklamlarda kullandığı subliminal (bilinçaltı) mesajlar,inanç duvarları en yüksek dirençli kişileri dahi aşarak amacına ulaşıyor.Yani o reklam,mutluluk modeli olarak o içeceği sunuyorsa,mutluluk sizin için o an onu içmek oluyor.Ve mutlusunuz! Değil misiniz.. Çok yazık...


 

Bir diğer gayrimenkul reklamında anne,kız ev almak hakkında konuşuyor.Kız ,babasıyla telefonda görüşüyor..Diyalog aşağı yukarı şöyle;

-"Dublex mi bakalım!(Kız mutluluktan adeta dört köşe bir ifadeyle..)Seni seviyorum babacığım!!"

Ne kadar mutlu etti evladını bu model baba..Ona en lux siteden dublex bir daire satın almak üzere! Sevginin ve mutluluğun en iğrenç şekilde modellenmesi ve pazarlanması da bu olsa gerek! Peki,evladına dublex alamayan hatta 2 göz gecekondusunda her yağmur yağdığında tavanları akan evin sahibi baba ve kız,mutlu mudurlar sizce.. Mutluluğun resmi öyle çizilmişti ama ,içinizden "insan nasıl mutlu olsun bu ortamda" ,dediğinizi duyar gibi oluyorum. Böyle hissediyorsanız,size asla kızacak değilim...Bize sunulmuş mutluluk modelleriyle yeterince zehirlenmiş duygularımız var.Bunlara karşı koyamayacak kadar toksic birikim var beyinlerimizde.Öyle ki sahte modellerle dışarıdan besleye besleye mutluluğun bize,içten geldiğini unutturdular.

Elbette dışarıdan da beslenecek mutluluk;Pollyanna'da sahte ve temelsiz bir modeldir içsel anlamda.Özellikle aile ve iş gibi sosyal ortamlar,mutluluğu dışarıdan besleyen en önemli faktörken,araştırmalar,akıl,eğitim ve yaş faktörünün mutluluk üzerinde çok da etkili olmadığını söylemekte.

ALINTI..
YAZAN:DENİZ ZEHRA SARAÇ

 
  66793 ziyaretçi (113199 klik)  
  Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol