ERSAN ÖZÇELİK
  SORMA
 
Sorma
		
		
Beni benden sorma bende değilim Neyimi söyleyim, nasıl söyleyim Yalancı dünyaya yok ki meyilim Sana ne söyleyim, nasıl söyleyim Mansur olup dara oturmayınca Sevda belasından yatılmayınca Mizana konulup, tartılmayınca Kilo mu söyleyim, ton mu söyleyim Şeriat kapısı belimi büktü Tarikat kapısı iflahım söktü Marifet kapısı sevdayı döktü Hakikat mı deyim, yokluk mu deyim Varlığımda yokum, yoklukda varım Güllerde kokuyum, bülbülde zarım Elest-ü bezminde vardır ıkrarım Sözle mi söyleyim, hal mi söyleyim Dolap gibi her girdabı dolandım Mecnunun çölünde leyla arandım Ne İsa'ya ne Musa'ya yarandım Çarmıhdan mı deyim, turdan mı deyim Alem benim ben alemim diyemem Dillerim kilitli yarim övemem Sonsuz bir yoldayım geri dönemem Sonu mu söyleyim, baştan mı deyim Ne vermişse geri verdim yarime Gel istersen senle gidek pirime. Narın ateşiyle gel de erime, Pervane mi deyim ateş mi deyim. Yaşarken ölüyüm, ölünce diri, Muhabbet bağının oldum esiri. Balçık tezgahının silik teksiri, İNCE'den mi deyim telden mi deyim.

Sabit İnce
   
 
  67010 ziyaretçi (113476 klik)  
  Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol