ERSAN ÖZÇELİK
  GİRESUN
 



GİRESUN
Giresun Merkez, Tirebolu ve Görele ilçeleri ile bunlara bağlı Bulancak, Keşap ve Espiye bucaklarından ibaret olan Giresun 1933 yılında Şebinkarahisar ilinin kaldırılması ile Şebinkarahisar Merkezi ve Alucra ilçeleri Giresun iline bağlanmıştır. 1942 yılında Bulancak, 1945 yılında Keşap, 1957 yılında Espiye, l958 yılında Dereli, 1960 yılında Eynesil, 1987 yılında Piraziz ve Yağlıdere, 1990 yılında Çanakçı, Güce, Doğankent ve Çamoluk ilçelerinin kurulması ile ilçe sayısı 15 olmuştur.
İl Merkezi ; Aksu ve Baltama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuş olup, bu yarımadanın doğusunda ve 2km. açığında Doğu Karadeniz’in tek adası olan Giresun Ada’sı bulunmaktadır.

TARİHÇE
 Doğu Karadeniz ve Giresun'la ilgili ilk tarihi bilgileri Yunanlı coğrafyacı ve seyyahların eserlerinde bulmaktayız. Bu eserlerde bu bölgede yasayanları Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halibler, Tibarenler,Gaskalar, İskitler, Kimmerler, Amazonlar, Hunlar, Kumanlar, Peçenekler , Akhunlar, Sabirler, Hazarlar, Bulgar Türkleri ve Oğuz Türkleri olarak görmekteyiz . 
              
 

M.S. 1800 yıllarında Anadolu'da devlet kuran Hititler, Karadeniz kıyılarını ele geçirememişti. Bu tarihlerde buralarda yasayan Gaşkalar tam olarak belirlenmeyen bir kavimdi. Gaşkalardan başka bölgedeki Kimmerleri görmekteyiz.Asya kökenli bir kavim olan Kimmmerler M.Ö.2000’inci
 yılın başları ile 
M .Ö.8yüzyıl arasında Karadeniz’in kuzeyinde Hazar denizi kıyıları ile 
Tuna nehri arasındaki coğrafyada iskan etmişlerdir .
 M.Ö. 7.yy. ilk yarısında Anadolu'nun Karadeniz’in kuzeyinden gelen Kimmer akınlarına maruz kaldığını görüyoruz. Orta Asya'dan gelen İskitler,
Kimmerler'in yaşadığı bölgeyi ele geçirince Kimmerler, yerlerinden ayrılarak güneye doğru inmişler, Kafkaslara geçerek Anadolu'ya girmişlerdir. Kimmer savaşçılarının M.Ö. 7. asrın ilk yıllarında Kızılırmak’a dayandıklarını ve
Firikler'le savaşa tutuştuklarını görüyoruz .
         Şebinkarahisar’lı araştırmacı yazar Hasan Tahsin Okutan'a göre Kimmerlere ait eserlere Ş.Karahisar’da rastlanmaktadır. Okutan'a göre;
Gerek Etiler ve Amazonlar ve gerekse Kimmer'ler zamanında. Karahisar kasabası bugünkü Isola köyünde bulunuyordu. Derebeylik şeklinde idare edilen bu kasaba sakinleri üst üste vuku bulan yedi yıllık bir kıtlık ve açlık zamanında bulundukları yerleri bırakarak bir kısmı göç etmiş ve bir kısmı da Ordu ile Şebinkarahisar arasındaki 3040 metre yüksekliğindeki Karagöl
Dağının Kırklar tepesine çıkıp sığınmışlar ve bu kıtlık yıllarını orada geçirmişlerdir.
           Halen Şebinkarahisar’ın Bozbayır, Akaya, Güneytepesi ve Dişkaya mevkilerindeki in ve mağaraların Kimmerler’e  ait eser olduğu tahmin edilmektedir.
           Kimmerler’den sonra bölgede İskitlerin (Sakalar) hakimiyetini görmekteyiz.İskitler M.Ö. 6. asırda Kimmerleri kovalayarak Doğu Anadolu'da Medler'in egemenliğine son vererek bütün küçük Asya'ya yayılırlar. M.Ö.4. asrın başlarında bile İskitlerin Doğu Anadolu'ya hakim olduklarını biliyoruz.
           Amazonlar denilen kardın savaşçı kavim, Kimmerlerin kadın gurubu olarak gösterildiği gibi İskitlerden de gösterilmektedir. Ermeni yazar Trabzonlu Minas Bijişkyan'a göre Amazonlar cesur, muharip kadınlardı ve eski tarihçilerin dediklerine göre Terme yakınında bağımsız bir devlet kurarak Farnia’ya ( Poti ) kadar Karadeniz sahillerine hakim olmuşlardır. Bunlar İskit menşeli olup , Terme’ye sürülen İğin ve Skologit adlı iki kral zadeden ileri gelmiş ve zamanla çoğalmışlardır . Yunan mitolojisine göre Termeden ayrılan Yunanlılar ise Giresun önlerindeki 
Aretias adasına geldiler . Buralarda kraliçe Antiege yönetimindeki 3 . Amazon kabilesiyle karşılaştılar . Onlarla mücadele neticesinde yakaladıkları Amazonları da yanlarına alarak denize açıldılar .Heredot tarihinde Amazonlu kadınların 
İskitli gençlerle kaynaşıp birlikte yaşadıkları belirtilir .
 M.Ö. 6. yy. da Giresun yöresine Hititler Azzi ülkesi diyorlardı. Buralarda Azziler yaşıyordu. Eski Yunan kaynaklarında da bu bölgeye Pontus adı verilmekte, Giresun yöresi Khalib, Tibaren ve Mosineklerin yerleşim alanı olarak gösterilmektedir.
M.Ö. 670 yılında Ege kıyılarından gelen Milatoslular, Sinop’dan Trabzon’a kadar uzanan önemli ticaret merkezlerine sahip oldular (M.Ö. 670 – 546). Bölgede 90 kadar kent kurdular. Bunlardan biride Kerasus’du. Kerasus’un Giresun yada şimdiki Çıtlakkale’nin bulunduğu yerde olduğu sanılmaktadır.
Bazı yerleşim birimleri hızla gelişerek ticaret ve balıkçılık merkezi durumuna gelmişlerdir. Giresun ve Tirebolu’da bunlardan biridir. Giresun’ ve yöresine yerleşen Milatoslular yerli halktan Tibareller, Mosinekler ve Haliplerle kaynaştılar.
M . Ö . 546 – 332 Pers İmparatorluğu döneminde Giresun pers İmparatoru dareios tarafından ele geçirildi . M . Ö . 332-323 Pers İmparatorluğu İskender tarafından kesin bir yenilgiye 
uğrayarak dağıldı . Bu arada Kapadokya Krallığı doğdu ve Giresun Kapadokya Krallığı toprakları
 içerisinde kaldı .(M.Ö.323-301)İskender’in ölümünden sonra bölgeye Makedonyalılar hakim oldular . M . Ö . 301-66 Pontoslular döneminde Giresun Pontos hakimiyeti altında kaldı .  
 
Kerasus M.Ö. 2. yy. başlarında Farnakeia adıyla anılır. Bunun sebebi Kerasus’un o sırada Pontus Kralı 1. Farnakes’in eline geçmesidir. Kerasus Roma egemenliğine geçince Kerasunda adını almıştır.
Kent en parlak dönemini, Roma senatosunu güç durumlara düşüren IV. Mithridates’le yaşadı. Mithridates döneminde devletin sınırları Yunanistan’a kadar genişletildi. Roma tedirgindi. General Lucullus yönetiminde Anadolu’ya gönderilen Roma ordusu krallığın topraklarını ele geçirdi (M.Ö. 76). Lucullus Roma’ ya dönerken batının henüz tanımadığı yörede çok yaygın olan kiraz fidanlarını yanında götürdü (M.Ö. 67).
General Lucullus’un dönüşüyle kaybedilen topraklar tekrar geri alındı. Senato, bu defa general Pompeius’ u görevlendirdi. Anadolu Roma’ya bağlandı. Pompeius Paletsindeyken ( Filistin ) de II. Pharneces bazı yerleri geri almayı başardı. Pompeius Roma’ya döndükten sonra Kapadokya’ya kadar ilerlediler. O sırada Sezar Mısır’da bulunuyordu. Pontus işgaline son vermek için Anadolu’ya girdi. Sezar, Pontus ile Bithinia krallıklarını birleştirerek bir eyalet halinde Roma’ya bağladı. Sezar’ın ölümünden sonra Pontus ülkesi üç bölgeye ayrıldı. Pharnacia , Pont Polemonyak ülkesinde kaldı .
 
395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Giresun , Doğu Roma İmparatorluğunun sınırları içinde kaldı . 1204 yılında İstanbul Latinler tarafından fethedildi . Trabzon’a kaçan Doğu Roma İmparatoru Alesios Kommenos , yeni bir Rum İmparatorluğu kurdu . Giresun’da Rum İmparatorluğunun hakimiyeti altına girdi .        
 
                1358 yılında Ordu emiri Hacı Emir Bey kuvvetleriyle Maçka’ya kadar ilerleyip,1361 yılında Giresun’a yeni bir sefer düzenlemiştir.1397 yılında Hacı Emir Beyin ölümüyle yerine geçen oğlu Süleyman Bey Giresun’u tamamen ele geçirmiştir.
 
                Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt zamanında Anadolu’da Türk birliği sağlanmış,Süleyman Beyde bu birliğe katılmıştır.1398 yılı sonlarında Giresun Osmanlı Devletinin sınırları içine girmiştir.1402’de Timur Anadolu’yu istila edince Trabzon Rum İmparatorluğu 1404’de Giresun’u tekrar ele geçirmiştir.
 
                 İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet Han 1461’de Trabzon Rum İmparatorluğunu tamamen tarihten silmiştir.Böylece Giresun tamamen Osmanlı İmparatorluğuna bağlanmıştır.
 
GİRESUN’UN İL OLMASI
 
                  İmparatorluk döneminde Trabzon eyalet merkezi,Giresun’da eyalet merkezine bağlıydı.Tanzimatın ilanından sonra Giresun idari örgütte birkaç yıl Şebinkarahisar’a bağlandı.Daha sonra Trabzon’a bağlı ilçe merkezi iken 1920 yılında müstakil muta sarraflık ,1923 yılında Cumhuriyet’in ilanıyla il merkezi oldu.
Giresun, Doğu Karedeniz Bölgesinde; doğudan Trabzon ve Gümüşhane, batıdan Ordu, güneyden Erzincan, güneybatıdan Sivas illeri ile kuzeyden ise Karadeniz sınırlandırılmış bir sahil ilimizdir.
Giresun ilinin kurulduğu tarihten bugünün gelinceye kadar geçirmiş olduğu olduğu dönemleri incelersek; Giresun Miletliler tarafından M.Ö. VIII. Yüzyılda bir koloni kent olarak kurulmuştur. Giresun M.Ö 183 yılında Pontus hâkimiyetine geçti. Pontus Kralı Phamakes şehri şimdiki Kale ve çevresinde yeniden kurdu. Giresun’un adı bu yıllarda Pharnakia olarak anıldı.
M.Ö.63yılında Roma hâkimiyetine giren şehir 1204 yılında Trabzon Rum İmparatorluğu’na bağlandı.
1461yılında Osmanlı Padişahı Fatih sultan Mehmet’in, Trabzon’u fethi ile şehir Osmanlı İmparatorluğu’na katıldı.
1923yılında Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra il oldu.202 yılı verilerine göre merkez ilçe dâhil 16 ilçesi,17 beldesi,536 köyü bulunmaktadır.
Giresun ismi nerden geliyor? Sorusunu cevabı ise; kirazın ana yurdu Giresun’dur.
Bu nedenle de şehir adını o zamanlar kiraz anlamına gelen Kerasus veya Keresea kelimelerinden almıştır.
Giresun ilinin ekonomik gelir kaynağı fındıktır. Fındığın en kalitelisi ise Giresun’da yetişmektedir.
Giresun; konumu, kültürel değerleri ile her mevsim gezilip görülmeye değer essiz güzelliklere sahiptir.
Giresun’un doğal güzellikleri ve tarihi eserleri bakımından çok önemli bir özelliği de turizme elverişli yaylarıdır.
Şehre ayrı bir değer katan başka bir özelliği ise Doğu Karadeniz’de bulunan tek adaya sahip olmasıdır. Şehrin merkezin de bulunan kale, doğal güzelli ve tarihi bakımında gezilmeye, görülmeye değer bir yerdir.
Giresun kendine özgü mutfağı, folkloru ile zengin bir kültürel yapıya sahiptir.
Bu kültürel yapı çerçevesinde her yıl mayıs ayının 20 sın de Uluslararası Karadeniz Giresun Aksu Festivali etkinlikler yapılmaktadır.

COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ
 Giresun ili toprakları bütünüyle Doğu Karadeniz bölümünde (kıyı ve iç kesimler) yer alır; doğuda Trabzon ve Gümüşhane, güneyde Erzincan ve Sivas, batıda Ordu illeri, kuzeyde Eynesil –Piraziz ilçeleri arasında Karadeniz kıyıları ile kuşatılır; yüzölçümü 6934 km2 dir.
          Bugün çoğunlukla fındık bahçesi hakline grtirilmiş ormanlık bir kıyıda yer alan Giresun, koyu renkli eski bazalt lavlarından oluşmuş tepelik bir yarımadanın karaya bitiştiği berzah kumluk koya (burası şimdi 2 dalga kıranla korunmuş liman yeridir) iner ve yarımadanın yüksek kesimine doğru yayılır. Eski kale, bu yüksek kesim üzerinde, çevreye hakim bir yerde kurulmuş bulunuyor. Yarımadanın önünde ve biraz doğuda, Doğu Karadeniz’in tek adası (Eski Aretias, şimdiki Giresun Adası) yer alır. Giresun daha çok yakın çevresinin iskelesi ve Karadeniz kıyılarının birinci fındık yükleme limanıdır. Bununla birlikte Giresun gerisinde yükseltisi 2000 m’yi aşan dağların bulunuşu, şehrin hinterlandını darlaştırmış, bu bakımdan Giresun daha çok yakın çevresi için iskele rolü oynamıştır. Bugün için fındık, orman ürünleri v.b. konular dışında, özellikle yolcu ulaşımında deniz yolundan çok kıyı boyunca devam eden karayolları kullanıldığı için limanın işlevselliği bir dereceye kadar gerilemiştir.
          Yüzey şekilleri bakımından Giresun ili engebeli bir görünüme sahiptir ve yüzey şekillerinin çatısı kuzeyde Karadeniz kıyısıyla, güneyde Kelkit Çayı Vadisi arasını kaplayan  Giresun Dağlarını meydana getirir. Kıyı dağlarının Gümüşhane ve Canik dağları arasındaki kısmını meydana getiren Giresun Dağlarının doruk çizgisi, Kelkit Vadisine Karadeniz kıyısından daha çok yakındır ve buraya dik iner; vadilerle yarılmış Karadeniz tarafında ise eğim daha azdır. Kıyı genellikle tepelik bir görünüşe sahiptir. Dağlar doğuda Gümüşhane sınırında en fazla yüksekliğe Gavur Dağlarında (Balaban Dağları) 3300m’de ulaşır.
          Giresun dağları üzerindeki yüksek noktaları şöyle sıralayabiliriz, Giresun-Gümüşhane sınırında yer alan Gavur dağları (Balaban dağları) Üzerinde denizden 3331 metre yükseklikteki Abdal Musa Tepesi ilimizin en yüksek noktasıdır. Aynı sıra üzerinde Gavur Dağı Tepesi 3248 metre, Küçük Kor Tepesi 3044 metre, Cankurtaran Tepesi 3278 metredir. Ordu, Giresun Sivas sınırlarının birleşme noktasında bulunan Karagöl Dağları üzerinde Karagöl Tepesi 3137 metre, Kırklar Tepesi 3040 metre, Giresun Şebinkarahisar arasında yer alan Erimez Dağının yüksekliği 2701 metre, Kümbet yaylasındaki Gök Tepe 2440 metre, Bektaş yaylasının üzerindeki Yörücek Tepesi 2313 metre ve Giresun şehir merkezine en yakın dağ olan Çal Dağı 2030 metredir.
          Karagöl dağlarında toplam altı adet buzul yalağı gölü bulunmaktadır. Dağın kuzey batısında Ordu ili sınırına yakın bir yerde bulunan Aygır gölü (Elmalı Göl) dağın en yüksek zirvesinin altında 2650 metre yüksekliktedir. Doğuya doğru gittikçe dağın en büyük gölü olan Karagöl buzul yalağı 2760 metre yüksekliğinde olup gölün Aksu köyüne doğru inen vadide Bağırsak gölü 2710 metre, Karagöl'ün doğusunda Kırklar tepesinin kuzeybatı yamacında Camlı göl (Kurban Gölü) 2750 metre, Kırklar tepesinin doğu yamacında Sagrak Göl 2750 metre ve Sağrak gölün doğusunda Kazan gölü (Avlak gölü) 2670 metre yüksekliğinde bulunmaktadır.
          Giresun ili topraklarının üçte bire yakını orman örtü ile kaplıdır ve tabii olarak deniz kıyısından başlayarak 1900 m’ye kadar ulaşır, daha yükseklerde ise yüksek dağ bitkileri ortaya çıkar. Kelkit Vadisi tabanı step görünüşlüdür.
          Giresun ilinin en önemli yolu olan Giresun – Şebinkarahisar yolu Giresun Dağlarını Eğribel’de (2200m) aşar. Giresun Dağlarının güney yamaçları Kelkit Çayının kolu olan Bağırsak Çayı ve kolları ile yarılmıştır.
          İl topraklarının büyük kısmı ikinci zaman sonu (Kretase) lav ve tüfleri ile kaplıdır; dağların yüksek kesimlerinde granit (granodiorit) kayaçlarına ve Kelkit kesiminde Oliyosen devrine ait Jipsli killere rastlanır.
          İlin Karadeniz kıyılarında ılık ve yağışlı bir iklim hüküm sürer; uzun süreli gözlemlerin ortalamasına göre Giresun’da en soğuk ayın ortalama sıcaklığı 6˚ 8 C, en sıcak ayınki 22˚ 6C, şimdiye kadar kaydedilmiş en düşük ve en yüksek sıcaklıklar 9˚ 8 C ve 37˚ 3 C dir. Yağışlar pek boldur (yıl ortalaması 1305mm); kurak mevsime rastlanmaz; yağışın mevsimlere dağılış payı yüzde ile şöyledir:                 
          Kıyıda görülen bu iklim şartları dağlık kesimlerde ve Kelkit Havzasında değişir. Dağların denize bakan yamaçları daha da yağışlıdır (2200mm). Kışlar daha sert, kar örtüsü daha uzun süre kalıcıdır ve yazlar daha serindir. Kelkit vadisi zemininde ise kışlar sert, yağışlar azdır. Şebinkarahisar’da yıllık yağış tutarı 568 mm’dir.
          İl toprakları Karadeniz alanında sık vadiler ağıyla yarılmıştır. Bu vadilerde akan başlıca akarsularımız ve uzunlukları: Aksu 60 km., Harşıt Çayı (Doğankent çayı ) 50 km., Özlüce Deresi (Gelevera Deresi) 80 km., Pazarsuyu 80 km., Yağlıdere 70 km., Batlama Deresi 40 km. ve Kelkit Irmağı 65 km.’dir .

GİRESUN’ UN DOĞAL YAPISI İLİMİZİN GENEL KONUMU:
Giresun,Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan    tabiat güzelliği,tarihi,arkeolojik,folklorik değerleri ve fındık Üretimiyle 'öne çıkan bir ilimizdir.
Doğudan Trabzon ve Gümüşhane.güneyden Erzincan.güneybatıdan Sivas,batıdan Ordu illeriyle sınırlanmış durumdadır.Kuzeyden ise bütünüyle Karadeniz’le kuşatılmış durumdadır.              
Giresun ilinin yüzölçümü 6934 kilometre kare nüfusu 2007 genel nüfus sayımında 417.505'dir.Bu nüfusun 113.936  Giresun il merkezindedir
Karadeniz kıyılarına paralel olarak uzanan Doğu Karadeniz sıra dağları,ilimizde Giresun dağları adını alır.Kıyı boyunca devam eden dar bir düzlükten sonra içeriye doğru yükseklikler artar,ilin güneyindeki Kelkit vadisine doğru yükseklikler azalır.İl topraklarının yüzde 94.3'ü dağlıktır. Dağların yüksek kesiminde orman sınırı üzerinde çayırlarla kaplı verimli yaylalar vardır.Yaylalar il topraklarının yüzde 1.2'sini ,platolar,yüzde 4.3'ünü,ovalar ancak yüzde 0.2'sini kaplamaktadır.İlimizdeki dağlar 2000 metre yüksekliklere kadar zengin ormanlarla örtülüdür.
Dağların kıyılara yakın yamaçları fındık bahçeleriyle kaplıdır.Fındık bahçelerinden sonra gürgen,kızılağaç,kavak,kestane ormanları başlar, daha yükseklerde sarıçam,köknar,ardıç,ladin ormanları bulunur.Şebinkarahisar yöresindeki ormanlarda meşeliklerden sonra sarıcam,köknar ve ardıç ormanları başlar.Dağların 2000 metreyi aşan kesimlerinde bodur ardıçlara ve ladin ağaçlarına rastlanır.
Giresun dağları üzerindeki yüksek noktaları şöyle sıralıya biliriz,Giresun-Gümüşhane sınırında yer alan Gavur dağları (Balaban dağları)Üzerinde denizden 3331 metre yükseklikteki Abdal Musa Tepesi ilimizin en yüksek noktasıdır.Aynı sıra üzerinde Gavur Dağı Tepesi 3248 metre,Küçük kor Tepesi 3044 metre,Cankurtaran Tepesi 3278 metredir.Ordu,Giresun Sivas sınırlarının birleşme noktasında bulunan Karagöl Dağları üzerinde Karagöl Tepesi 3137 metre,Kırklar Tepesi 3040 metre,Giresun Şebinkarahisar arasında yer alan Erimez Dağının yüksekliği 2701 metre,Kümbet yaylasındaki Gök Tepe 2440 metre,Bektaş yaylasının üzerindeki Yörücek Tepesi 2313 metre ve Giresun şehir merkezine en yakın dağ olan Çal Dağı 2030 metredir.
Karagöl dağlarında toplam altı adet buzul yalağı gölü bulunmaktadır . Dağın kuzey batısında Ordu ili sınırına yakın bir yerde bulunan Aygır gölü ( Elmalı göl ) dağın en yüksek zirvesinin altında 2650 metre yüksekliktedir.Doğuya doğru gittikçe dağın en büyük gölü olan Karagöl buzul yalağı 2760 metre yüksekliğinde olup gölün Aksu köyüne doğru inen vadide Bağırsak gölü 2710 metre,Karagöl'ün doğusunda Kırklar tepesinin kuzeybatı yamacında Camlı göl (Kurban Gölü) 2750 metre,Kırklar tepesinin doğu yamacında Sagrak Göl 2750 metre ve Sağrak gölün doğusunda Kazan gölü (Avlak gölü) 2670 metre yüksekliğinde bulunmaktadır.
Yaylalar Giresun dağlarının doğusundaki Gavur  dağlarından batıya doğru Karagöl dağlarına kadar bir kuşak halinde uzanır.Geniş çayırlarla kaplı olan bu yaylalarda koyun ve inek gibi küçük bas ve büyük baş hayvancılıkta yapılır.Yaylalardan kampçılık,dağcılık ve trekking gibi turizme  ve spor alanın dada yararlanılır.
İlimizde başlıca yaylalar : Kümbet , Kulakkaya , Bektaş , Paşakonağı , Tamdere , Sisdağı , Kazıkbeli , Karadoğa ve Çakrak ‘tır .
Dağlardan denize doğru debisi yüksek akarsular inmektedir : Aksu 60 km. , Harşıt çayı (Doğankent çayı ) 50 km. , Özlüce deresi ( Gelevera deresi ) 80 km. , Pazarsuyu 80 km. ,Yağlıdere 70 km. , Batlama deresi 40 km. ve Kelkit ırmağı 65 km. ‘ dir .

TARİHİ YERLER
MÜZE (GOGARA KİLİSESİ)
Sahilde Gogara mevkiinde bulunan kilisenin 16. yüzyılda yapıldığı bilinmektedir.Ortodosk kilisesidir.Kesme taşlardan inşa edilmiş olup kubbesi ve tipik kilise mimarisiyle ilgi çeker.Şu anda arkeoloji müzesi olarak kullanılmaktadır.
ÇOCUK KÜTÜPHANESİ ( KATOLİK KİLİSESİ )
Çınarlar mahallesinde bulunan ve çocuk kütüphanesi olarak kullanılan yapı aslen Fransız Katolik Kilisesidir.1800’lü yılların sonlarında inşa edilmiştir.
KAYA KİLİSE
Bu günkü askerlik şubesi arkasındaki eski Lonca yolu üzerindedir.Hıristiyanlığın ilk yayıldığı yıllardan kalma bir kaya tapınağıdır.Gizli ayinlerin yapıldığı ilk kapalı mabetlerdendir.Panaia ve Surp Sarkiz adlarıyla da bilinen ve üç katlı olduğu söylenen tapınak geçmişte şifahane olarakta kullanılmıştır.
KUFA KUYUSU
Pontus döneminden kaldığı sanılan kuyu,kalenin eteğinde ve yeni açılan yolun kenarındadır.Kale’nin su ihtiyacını karşılamak için açılmıştır.Gizli geçitlerlede bağlantılı olduğu söylenir.Kuyunun ağız kısmı iki metre yüksekliğinde 80 cm. genişliğindedir.Kesme taşlardan örülmüştür.Kesme taşlardan sonra kuyu genişlemekte ve 7-8 metre derinliğe inmektedir.
MİLLET BAHÇESİ KAPISI
Vilayet binası önündeki parkın taştan,kemerli kapısıdır.Kapıda üç kitabe bulunmaktadır.Kitabelerden anlaşıldığına göre kapı kaymakam Ziya bey ve belediye reisi Kaptan Yorgi tarafından yaptırılmıştır.
SEYYİT VAKKAS TÜRBESİ
Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet Han döneminde Giresun’un fethi sırasında büyük yararlılıklar gösteren ve yapılan çatışmalarda şehit düşen Uç Beyi Seyit Vakkas’a aittir.Mezar 15. yüzyılda,Türbe ise 19. yüzyılda yapılmıştır.
TİCARET LİSESİ ve KAPISI
1904-1906 yılları arasında yapılmış Dor-Korint-İyon tarzı bir yapıdır.Binanın girişinde bulunan taştan kemerli kapı estetik açıdan çok hoş bir görünüme sahiptir.
KALE CAMİİ
Kale mahallesindeki mimari değeri yüksek bir yapıdır.İki yazıtı vardır.Giriş kapısı üstündeki 1830 tarihli yazıtında ilk camii Dizdarzade Emetullah Hanımın yaptırdığı bildirilmektedir.1912 tarihli yazıtındaysada caminin Sarı Mahmut Zade El-Hac Mustafa Efendi tarafından yeniden inşa ettirildiği belirtilmektedir.
HACI HÜSEYİN CAMİİ
En eski camidir.1594 yılında Çoban oğlu Hacı Hüseyin tarafından yaptırılmıştır.
HACI MİKTAT CAMİİ
Yapının üç ayrı yazıtı vardır.1661 tarihli yazıtından yapının Hacı Miktat Ağa’nın vakfı,1841 tarihli yazıtından Hacı Çalık Kapudan’ın hayratı olduğu anlaşılmaktadır.1889 tarihli yazıtı ise yapıyı Hacı İsmail Efendi’nin yeniden inşa ettirdiğini belirtmektedir.
ÇEKEK CAMİİ
1884 tarihli kitabesinden caminin Sarı Alemdar Zade tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
 
  72192 ziyaretçi (120111 klik)  
  Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol