Konya, Konya ilinin (Yunanca; Ikonion (Ἰκόνιον), Latince; Iconium) merkezi şehiridir. Trafik plaka numarası 42'dir. 1875'te kurulan Konya Belediyesi, 1984'te çıkarılan 3030 sayılı yasa gereğince "Büyükşehir" statüsüne kavuşmuş olup 1989'dan beri belediye hizmetleri bu statüye göre yürütülmektedir.
Tarihi geçmişi
Tarih öncesi dönem
Konya, Türkiye'deki en eski yerleşim birimlerinden biridir. Konya'da yerleşimin Prehistorik (Tarih öncesi) çağdan başladığı görülmektedir. Konya'nın merkezinde yer alan ve aynı zamanda bir höyük olan, Anadolu Selçuklu sultanı II. Alaeddin Keykubad'a nisbetle Alaaddin Tepesi adı verilen suni tepe ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucu, Prehistorik çağ içinde gerek Neolitik (Cilalı Taş Devri) ve Kalkolitik ve gerekse Erken Bronz Çağlarına ait kültürel bulgulara rastlanmıştır.
Yine Prehistorik çağa ait höyüklerden, merkeze 15 km mesafede yer alan ve Konya'nın bugünkü merkez Harmancık mahallesinde yer alan Karahöyük ve Konya Ovası üzerinde, bulunmuş en eski ve en gelişmiş Neolitik devir yerleşim merkezi olan Çatalhöyük bulunmaktadır.
Roma dönemi
Anadolu ve Suriye topraklarında büyük bir imparatorluk kuran Hititler Konya'ya da hakim olmuşlardır. Hititler'den sonra Frigler'in egemenliğine giren Konya (Kavania) daha sonra Lidyalılar, Persler ve Büyük İskender'in istilalarına uğramıştır. Sonraları Anadolu'da Roma hakimiyeti sağlanınca Konya İconium olarak varlığını korumuştur.
Önemini Roma ve Bizans dönemleri boyunca korumuş olan şehir, Hıristiyanlığın ilk yıllarında dini bir merkez hüviyeti de kazanmıştır. Aziz Paul Anadoludaki dinî seyahatleri sırasında Konya'ya da uğramıştır.
Selçuklu dönemi
İslamiyetin doğuşuyla beraber Doğu Roma İmparatorluğu aleyhine büyüyen İslam Devleti, İstanbul'u hedef alan harekatları sırasında Konya üzerine de akınlar düzenlemişlerdir. Anadolu'da ve Konya çevresinde ilk İslami oluşumlar bu devirde ortaya çıkmıştır.
1071 senesinde Malazgirt Ovası'nda yapılan Malazgirt Savaşı'ndan önce Anadolu üzerine keşif harekatları düzenleyen Türkler ve Anadolu'yu tanıyan Büyük Selçuklular, bu savaş sonucu Anadolu'nun büyük bir kısmı ile beraber Konya'yı da, ele geçirmişler ve bölgedeki uzun Bizans hakimiyetine son vermişlerdir.
Süleyman Şah 1076 tarihinde Konya'yı Anadolu Selçukluları'nın başkenti yapmış, bilahare başkent 1080 tarihinde İznik'e nakledilmiştir. İlk haçlı seferi sırasında İznik şehri tekrar Bizans'ın eline geçmiş, sultan I. Kılıçarslan da 1097 tarihinde başşehri tekrar Konya'ya taşımıştır. Bu tarihten 1277 tarihine kadar Konya aralıksız Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti olmuştur.
Beylikler dönemi
Karamanoğlu Mehmet Bey Konya'yı 1277 yılında beyliğine katmış ve Anadolu Selçuklu Devleti'ne son vermiştir. Konya şehrini Karamanoğulları topraklarına katmış ve beyliğinin başkenti yapmıştır. Tam 16 kez Osmanoğulları ve Karamanoğluları arasında el değiştirmiştir.
Osmanlı dönemi
Şehir 1442 tarihinde Osmanlı egemenliğine geçmiştir. Sultan II. Murad Konya'yı zaptederek Karamanoğlu hakimiyetine son vermiştir.
Coğrafi özellikleri
39.000 km2'lik yüzölçümü ile Türkiye'nin en geniş ili olan ve Orta Anadolu yaylası üzerinde Ankara, Aksaray, Niğde, İçel, Karaman, Antalya, Isparta, Afyon ve Eskişehir illeri ile komşu olan Konya, 36° 22' ve 39° 08' kuzey paralelleri ile 31° 14' ve 34° 05' doğu meridyenleri arasında yer alır. Başta büyük ilçeleri Ereğli, Beyşehir, Akşehir'dir. Toplam 31 ilçesi vardır. Konya büyükşehir nüfusu 2010 sonu itibariyle 2.005.000 olup Türkiye genelinde 6. sıradadır. İl genelinde ise 2.500.085 olan nüfusuyla Türkiye'nin en kalabalık 4. ilidir.
Konya'da karasal iklim hüküm sürer. Yazları kuru ve sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır. Gece - gündüz arası sıcaklık farkı yazın 16-22 derece arasındadır. Baharları ve kışları nemden dolayı bu fark 9-12 °C'ye kadar düşer. Kar ortalama 3 ay yerde kalır. Çevresindeki sıcak - soğuk hava merkezlerinden çok etkilenir. İç Anadolu'nun en güney bölgesinde yer almasına rağmen diğer İç Anadolu şehirlerinden daha soğuk olur. Bunun nedeni orta torosların deniz etkisini tamamen önlemesidir. Konya, 1. jeolojik zamanda Anadolu'daki Tetis denizinin yükselerek yok olması nedeniyle tam bir deniz tabanı ovasına dönüşmüştür. Düzlüğün asıl nedeni budur. İlkbaharda konveksiyonel yağışlar (kırkikindi) sıklıkla görülür. En yağışlı ay nisan ve mayıstır. Konya ikliminin diğer bir özelliği ise yazların çok geç başlaması, kışların da çok geç bitmesidir. Step ikliminin özelliği olan yaz kuraklığı Türkiye'deki en kaliteli buğdayların yetişmesine neden olmuştur. Baharda nem ve yağmurla yeşeren otlar yazın yerini kuruluk ve sıcaktan dolayı sarıya bırakır. Türkiye'de sis yoğunluğu ve sisli gün sayısı en fazla olan il Konya'dır. Nedeni ise Konya ovasının bir çanak şeklinde bulunmasıdır. Uzun zamanlarda ölçülen en düşük sıcaklık -29 °C, en yüksek sıcaklık ise 41 °C'dir. En çok kar yağan ay şubat, en soğuk ay ocaktır. En sıcak aylar temmuz ve ağustosdur. Diğer bir özellik ise yaz akşamları çevresinde bulunan dağlardaki yüksek basınç alanlarından, ovada bulunan alçak basın alanlarına esen rüzgardır. Günlük sıcaklık farkının en belirgin özelliği de budur. Ocak ayı sıcaklık ortalaması -0.5 °C, temmuz ayı sıcaklık ortalaması ise 23 °C'dir. Türkiye'nin en az yağış alan ili Konya'dır.
Göller
Tuz Gölü
Kapalı havzasının merkezinde Tuz Gölü oluşmuştur. Ankara, Konya, Aksaray sınırlarının kesiştiği yerde olup bir kısmı Konya ili sınırları içinde yer almaktadır.
Tuz Gölü Türkiye'nin ikinci büyük gölüdür. Derinliği 12 m civarındadır. Yaz mevsiminde buharlaşmanın etkisiyle alanı oldukça küçülür. Kuruyan kesimlerde tuz tortulları meydana gelir. Türkiye'nin tuz ihtiyacının bir kısmı buradan temin edilir. Sulama ve su ürünleri için kullanılmaz.
Beyşehir Gölü
Konya ilinin batısında Konya-Isparta sınırı üzerinde yer almaktadır.
Beyşehir Gölü yurdumuzun üçüncü büyük gölüdür. Aynı zamanda en büyük tatlı su göllüfür. Tektonik-Karstik olaylarla meydana gelmiştir. Aynı zamanda Türkiye'nin en önemli milli parklarından biridir. Milli park alanı içerisinde aynı anda su depoları,dağ sporları ve av sporları yapmak imkânı vardır. Su ürünleri açısından ekonomik değeri yüksektir. Gölün iki plajı, 22 adası ve pek çok kayalığı bulunmaktadır. Göl Ornitolojik bakımdan önemli bir kuş üreme, barınma, beslenme ve konaklama merkezidir. Bu yönü ile turizm açısından önem taşımaktadır.
Akşehir Gölü
Konya ilinin kuzey batısında Konya-Afyonkarahisar il sınırında yer alır. Suyu tatlıdır. Tektonik olaylarla meydana gelmiştir. Su ürünleri açsından ekonomik değer gösterir. Sulama suyu olarak kullanılmakta olup kamış üretimide yapılmaktadır.
Suğla Gölü
Konya ilinin güney batısında yer alır. Oluşumu tektoniktir. Yağışlı yıllarda alanı iyice genişlemekte kurak yıllarda ise göl kurumakta ve alüvyonlı göl tabanı ortaya çıkarak iyi bir tarım alanı oluşturmaktadır. Suyu tatlıdır. Su ürünler ve sulama açısından önemi büyüktür.
Ilgın (Çavuşçu) Gölü
Konya ilinin kuzey batısında yer alır. Oluşumu tektoniktir. Suları tatlıdır. Su ürünleri açısından önemlidir. Ayrıca bir ayağı ile Atlantı ovaları sulanmaktadır.
Ereğli Akgöl
Ereğli ilçesinin batısındadır. Eski göl tabanıdır. Çok sığ bir özelliğe sahiptir. Suları tatlıdır. Ivriz deresinde gelen sularla beslenir. Akgöl sazlıklarında 200'ün üzerinde kuş türü yaşamaktadır. Bu yüzden tabiatı koruma alanı olarak kabul edilmiştir.
Yunak Akgöl
Yunak ilçesi yakınlarında küçük bir göldür. Suyu tatlıdır. Çoğu yeri bataklık halindedir. Göl Gökpınar deresi ile Sakarya nehrine boşalmaktadır.
CAMİLER :
Alaeddin Camii : Anadolu Selçuklu Devri Konya'nın en büyük ve en eski camiisidir. Şehrin merkezinde yüksekçe bir hü-yük olan Alaeddin Tepesi üzerine inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı Rükneddin Mesud I'in son zamanlarında başlanılmış, Kılı-çaslan II (1156-1192) devrinde inşaatına devam edilmiş, Sultan Alaeddin Keykubad I tarafından 1221 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır.
Camii İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiştir. Üzeri ağaç ve toprakla örtülmüştür. İçerisi Sütunlar ormanını andırmaktadır. Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş mermer sütundan ibarettir. Camiinin en ilginç taraflarından birisi de minberidir.
Minber abanoz ağacından birbirine geçmiş olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örnekleridir. 1155 yılında Ahlat'lı Mengum Berti tarafından yapılmış bir şaheserdir. Çinilerle süslü mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir saha mevcuttur. Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen sökülmüştür.
İplikçi Camii : Alaeddin Caddesi üzerindedir. Şemseddin Altınoba tarafından 1201 yılından sonra yaptırılmış, Somuncu Ebubekir tarafından genişletilmiş, yenilenmiştir. (1332) Cami İp-likçiler çarşısında bulunduğu için İplikçi Camii adını almıştır.
1951-1960 yılları arasında Klasik Eserler Müzesi olarak kullanılan camii, 1960 yılında tekrar ibadete açılmıştır.
Sahip Ata Camii ve Külliyesi : Anadolu Selçuklu Devleti Vezirlerinden Sahip Ata tarafından 1258-1283 yıllan arasında inşaa edilmiş olan mescid türbe, hanigâh ve hamamdan ibarettir. Mimarı Abdullah Bin Kellük'tür.
Sadrettin Konevi Camii ve Türbesi : Konya'nın Şeyh Sadrettin mahallesindedir. 1274 yılında yapılmıştır. Giriş kapısındaki kitabede adı geçen Sadrettin Konevi aslen Malatyalı o-lup, Konya'ya yerleşmiş, zamanın tanınmış bilginlerindendir. Muhiddin İbni Arabi'den tahsil ve terbiye görmüş, Konya'daki hanikâhında hadis ilimleri okutulmuştur. Mevlâna'ya derin bir sevgi ile bağlanmıştır.
Türbe, Camiinin doğusundaki avludadır. Açık türbeler tipinin ayakta kalan tek örneğidir. Türbenin şekli Selçuklu kümbetlerine benzer. Gövde açık, kaidesi mermer işleme olan türbenin üzerinde, köşeli bir tanbura oturan, kafes şeklinde ahşap bir külah vardır.
Şems-i Tebrizî Camii ve Türbesi : Şerafettin Camii kuzeyinde eskiden mezarlık olan Şems Parkının içinde yer alır. Bugünkü yapı 1510 yılında Abdürrezzakoğlu Emir İshak Bey tarafından mescidle birlikte elden geçirilmiş ve genişletilmiştir. İlk yapının 13. Yüzyılda yapıldığı ileri sürülmektedir. Ancak kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
Cami bölümüyle bitişik durumda, içten tavanlı dıştan sekizgen tambur üzerine piramidal külahla örtülüdür. Eyvan şeklinde olan türbe mescide kalem işi süslenmiş ahşap Bursa kemeriyle açılır. Diğer yönlerde biri altta, diğeri üstte olmak üzere ikişer penceresi vardır. Türbenin duvarlarınla herhangi bir bezeme yoktur.
Tavanı geometrik motiflerle bezenmiştir. Üzeri örtülü sandukanın altında önceleri kuyu bulunduğu söyleniyorsa da araştırmalar neticesinde burasının kuyu değil mumyalık olduğu anlaşılmıştır.
Gövdesi taştan tambur ve külahı ise tuğladan yapılan türbe 1977 yılında tamiri sırasında orji-nalliğini biraz kaybetmiştir.
MESCİTLER
1) Hacı Ferruh (Taş Camı-Akca gizlemez) Mescidi.
2) Hoca Hasan Mescidi
3) Sırçalı Mescid
4) Beşarebey (Ferhuniye) Mescidi
5) Beyhekim Mescidi
6) Bulgur Dede Mescidi
7) İçkaraaslan Mescidi
8) Terceman Mescidi
9) Zevle Sultan Mescidi
10) Kara tay Mescidi
11) Zenburi Mescidi
TÜRBELER
Sultanlar Türbesi : Alaeddin Cami-i içinde kuzeyde, klasik Selçuklu türbeleri tipinde-dir. Gövdesi kesme taşlardan on yüzlü prizma şeklinde yükselmiş, üzeri tuğladan on köşeli bir pra-mitle örtülmüştür. Türbe, Sultan Kılınçaslan tarafından yaptırılmıştır.
Türbede sekiz çinili sanduka vardır. Aşağıda i-simleri yazılı Selçuklu Sultanları; Sultan Mesud I, Kıhnçaslan II, Rükneddin Süleyman II, Gıyaseddin Keyhüsrev I, Alaeddin Keykubat I, Gıyaseddin Keyhüsrev II, Kıhnçaslan IV Gıyaseddin Keyhüsrev III medfun bulunmaktadır.
Tavusbaba Türbesi : Konya'nın tarihi bir mesire yeri olan Meram'dadır. I. Alaeddin Kuykubat Devrinde Konya'da ölmüş olan Şeyh Tavus Mehmet-el Hindi'ye aittir. Taş ve tuğladan yapılmış, tonas kubbeli sade bir eserdir.
Ateş-Baz Veli Türbesi : Eski Meram yolu üzerindedir. Klasik Selçuklu Kümbetleri tipindedir. Türbe 1285 yılında ölen Mevlevi Ateş-Baz Yusuf a aittir. Kesme taşlardan sekiz köşeli gövde sekizgen piramit tuğla örtülü bir külahla yapıştırılmıştır. Taş söveli kemerli kapısının altında mezar mahzenine inilen bir de kapısı mevcuttur.
Diğer Türbelerden bazılar
-Emir Nureddin Türbesi,
-Gühertaş Türbesi,
-Karasungur Türbesi,
-Kesikbaş Türbesi,
-Pir Esat Türbesi,
-Ulaş Baba Türbesi,
KERVANSARAYLAR
Zazadin Hâni : Sultan Alaeddin Keykubat devrinde (633-Hicri 1236 Miladi yılında) Selçuklu E-mirlerinden Vezir Sadettin Köpek tarafından yaptırıldı. Yazlık ve kışlık tiplerin birleşmesinden meydana gelmiş avlu tipte yapılmıştır. Hanın boyu 104 m., eni 62 metredir. Taş yapının dış duvarlarından gayri İslami devirlere ait eserlerden bazı parçalarda kullanılmıştır. Konya-Aksaray yolunun 25. Km'sinde Tömek bucağındadır.
Horozlu Hâni : 1248 yılında bugünkü Konya-Aksaray asfaltının 8. Km.'sinde kışlık olarak yapılmıştır. 1957-1958-1963 yıllarında kısmen onarılmıştır. Avlusuz kervansaraylar tipinde yapılmıştır.
Rızılviran Hân : Konya-Beyşehir yolu üzerinde olup, Konya'ya 44 km. uzaklıktadır. Kışlık ve yazlık olmak üzere iki tipte yaptırılmıştır.
ANADOLU BEYLİKLERİ DÖNEMİ ESERLERİ
CAMİLER
Kadı Mürsel (Hacı Hasan) Camii : Hükümet konağının batısındadır. Güney duvarında bulunan kitabesine göre 812 H.-1409 M. Yılında ve Karamanoğlu Mehmet Bey zamanında Hacı Mustafa oğlu Mürsel tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı taş ve moloz dolgu yüksekçe bir tabana oturmaktadır. Üzeri çatı ile örülmüştür.
Tursunoğlu (Tahir Paşa Camii) : Abdülaziz mahallesindedir. XV Yüzyıl başlarında Konya eşrafından Tursunoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Beden duvarları taş, kubbe ise tuğladır. Camiinin kuzeyindeki kubbeli son cemaat mahallide tuğladan yapılmıştır. Tek şerefe -li ve köşeli bir minaresi vardır.
MESCİDLER:
-Meram (Hasbey) Mescidi,
-Ebu İshak Kazeruni Zaviyesi,
Hasbey Dar'ülhuffazi; Gaziâlemşah Mahallesindedir. Karamanoğlu Mehmet II devrinde Hacı Hasbey oğlu Mehmet Bey tarafından (1421) "Hafızlar Evi" olarak yapılmıştır. Tuğla örgü gövdesi kare bir plan üzerine oturtulmuş ve üzeri üç taraftan yontma taşlarla kaplanmıştır. Giriş kapısının bulunduğu batı cephesi işlemeli mermerlerle süslüdür. Gövdeden kubbeye klasik üçgen köşebentlerle geçirilmektedir. Üçgenlerin ikişer kenarları yeşil çinilerle süslenmiştir. İçerisinde çinilerle süslü güzel bir mihrabı da vardır.
TÜRBELER
-Şeyh Osman Rûmi Türbesi,
-Fakih Dede Türbesi,
-Kalender Baba Türbesi,
-Siyavus Veli Türbesi,
-Turgutoğulları Türbesi,
OSMANLILAR DÖNEMİ ESERLERİ
CAMİLER
Selimiye Camii : Mevlâna Dergâhının batısında inşaatına Sultan Selim H'nin şehzadeliği zamanında başlanmış (1558-1567) arasında tamamlanmıştır. Camii Osmanlı klasik mimarisinin Konya'daki en güzel eserlerindedir. Kuzeyinde altı sütuna istinat ettirilmiş yedi kubbeli son cemaat yeri ve mermer süveli geçme basık kemerli cümle kapısı mevcuttur. Ahşap kapı kanatlarından sağdakine
"Mescitte Mümin, suda balık gibidir." İbareleri mevcuttur. Son cemaat yerinin sağ ve solunda tek şerefeli iki minaresi vardır.
Aziziye Camii : Konya çarşısının ortasındadır. Muntazam kesme Gödene Taşı ile yapılan mabed son Osmanlı mimarisinin çok muvaffak bir eseridir. Yerindeki 1671-1676 yılları arasında Şeyh Ahmed eliyle yaptırılan camii yandığı için (1867) Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevnihal adına yeniden bugünkü Camii yaptırılmış ve bu adla anılmıştır. (1874) Türk Baroku uslubundadır.Altı mermer sütuna oturan üç kubbeli son cemaat yerini i-ki ucunda kaideleri şadırvanlı iki minaresi dikkat çeker. Üzeri ferah kubbe ile örtülüdür.
Şerafettin Camii : Camiinin ilk banisi XIII. yy' 'da Şeyh Şerafettin'dir. Daha sonraları 1444 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey II. Tarafından onarılmıştır. Zamanla harap olan camii 1636 yılında Konyalı Mehmet Çavuşoğlu Memi Bey tarafından yıktırılarak yeniden yapılmış olup, şehrin Konak meydanındadır.
Kapı Camii : Konya'da merkezde sarraflar (çıkrıkçılar) caddesi üzerindedir. Asıl adı İhyaiyye olup eski Konya Kalesinin kapılarından birinin çevresinde yer aldığından Kapı Camii adıyla anılır.
Cami ilk defa 1658 yılında Mevlevi Dergahı Postnişinlerinden Pir Hüseyih Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Bir süre sonra yıkılan bu camiiyi 1811 yılında Konya Müftüsü Esenlilerlizade Seyyid Abdurrahman yenilemiş, 1867 yılında bir yangın, cami ile birlikte bu civarda vakıf dükkanları da yok etmiş. Bu olaydan bir yıl sonra cami-i üçüncü defa yeniden yapılmıştır. Bu yeni inşaasına dair 1285 H. (1868 M) tarihli kitabesi taç kapısı üzerinde yer almaktadır.
Kapı Cami Konya'da yer alan Osmanlı Dönemi camilerinin en büyüğüdür. Kuzeyinde 10 mermer sütuna istinat eden yüksek bir son cemaat mahalli ve basık kemerli bir cümle kapısı vardır. Ayrıca doğu ve batı yönlerinde de birer kapısı bulunmaktadır.
Kesme taşlardan inşa edilen camiinin üzeri dıştan çatı, içten büyüklü küçüklü sekiz kubbe ile örtülüdür. Taş Mihrabı ve ahşap minberi sadedir.
Nakiboğlu Camii : Camii, Nakiboğlu mahalle-sindedir. Vakfiyesine göre Konya Müftüsü Nakib'ül Seyid İbrahim tarafından 1176 H. (1762 M.) yılında yaptırılmıştır. Kare planlı olup toptan yapılmıştır. Çatı ahşaptır. Kiremitle örtülmüştür.
Minaresi, 1178 H. (1764 M.) yılında Nakib'ül Hac Seyid İbrahim oğlu Mehmet Emin tarafından yaptırılmıştır.
Cami zamanla harap olduğu için 1926 yılında minaresi hariç, yıktırılarak yeniden yaptırılmıştır.
Osmanlı Devrine ait diğer Camiler :
-Piri Mehmet Paşa Camii
-Hacı Fettah Camii
-Ovalı oğlu (Çelik Paşa) Camii
-Saray (Kışla) Camii
-Sep Hevan Camii
-Köprübaşı Camii
-Namık Paşa Camii
-Amber Reis (Feridiye) Camii
MESCİDLER
-Meydan Mescidi
-Cevizaltı Mescidi
-Keçeci Mescidi
ÖREN YERLERİ
Sille (Siyata) : Sille Konya il merkezinin 8 km. kuzey batısındadır. Bugün merkez belediye hudutları içinde olup, şehir otobüsü çalışmaktadır. Erken Hıristiyanlık döneminin de önemli bir merkezidir. Bu dönemden başka Ak Manastır diğer adı i-le HAGİOS Khariton (St. Chariton) olmak üzere bir çok manastır keşişler tarafından kayadan oyularak yapılmıştır. Bu manastırlar dünyada kurulan ilk manastırlar arasındadır.
Ak Manastır: Geniş ve mağara gibi kayadan oluşmuş olup, 6-7 şapeli ve bir çok hücreleri vardır. Bu manastırda bulunan Mikael Hommenos ve Mikaeles oğlu Abraham'a ait mezar taşları Konya Arkeoloji Müzesinde teşhir edilmektedir.
Sille Aya-Elena Kilisesi: Sille, Konya İli, Selçuklu İlçesine bağlı kent merkezine 7 km. uzaklıkta bir yerleşim yeridir. İsa'nın doğumunun 327 sene sonra Bizans İmparatoru Constantin'in annesi Helena, Hac için Kudüs'e giderken Konya'ya uğramış, buradaki ilk hıristiyanlık çağlarına ait oyma mabetleri görmüş, hıristiyanlara Sille'de bir mabed yaptırmaya karar vermiştir.
Mihail Arhankolos adına bu kilisenin temel atma töreninde bulunmuştur. Kilise asırlar boyu onarımlar görerek günümüze kadar gelmiştir.
Kilisenin iç kapısının üstünde Yunan harfleriyle yazılmış Türkçe bir tamir kitabesi kilisenin tarihi hakkında bilgi vermektedir. Bu kitabe 1833 tarihlidir. Aynı kitabenin üzerinde ise kilisenin dördüncü tamiratının Sultan Abdülmecit döneminde gördüğünü belirten üç satırlık bir kitabe daha bulunmaktadır.
Kilise düzgün kesme Sille Taşı ile yapılmıştır. Avlusunda kayalara oyulmuş odalar bulunmaktadır. Kilisenin kuzeye açılan kapısından dış nartekse girilir. Burada kadınlar mahfeline çıkan iki yönlü taş merdivenler yer almaktadır. Kilisenin ana kubbesi dört fil ayağı üzerinde olup, kilise üç salimlidir. Kilisenin içerisinde ahşaptan içerileri alçı süslü bir vaaz kürsüsü ile apsidle ana mekanı ayıran ahşap alçılı kafes bir sanat şaheseridir. Kubbe geçişlerinde ve taşıyıcı ayaklarda Hz.İsa, Hz. Meryem ile havarilere ait resimler bulunmaktadır.
Çatalhöyük: Çatalhöyük, Konya'nın Çumra İlçesi sınırların da olup, İlçenin 10 km. doğusunda yer almaktadır. Höyük, farklı yükseklikte iki tepe düzü olan bir tepe şeklindedir. Bu iki yükseltisi nedeniyle çatal sı fa tını almıştır. Çatalhöyük 1958 yılında J.Mellaart tarafından keşfedilmiştir, 1961-1963 ve 1965 yıllarında kazısı yapılmıştır. Yüksek tepenin batı yamacında yapılan çalışmalar neticesinde 13 yapı katı açığa çıkartılmıştır. En erken yerleşim katı (1 ise M.Ö. 5500 yıllarında tarihlenmektedir. Stil Kritik yolu ile yapılan bu tarihleme, C14 metodu il de doğrulanmıştır. İlk Yerleşme, ilk ev mimarisi v ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir. Yapılarda kullanılan malzeme kerpiç ağaç ve kamıştır.
Bulunan kazı eserleri, Konya Arkeoloji Müzesine teslim edilerek bir kısmı teşhir edilmekte diğerleri ise depolarda koruma altına alınmış durumdadır.
Eflatunpınar Hitit Anıtı: Konya İli, Beyşehir İlçesi, içinde bulunmaktadır. Anıtı W. J. Hamiton (1849) da bilim dünyasına ilk haber veren kişidir. Daha sonra F. Sarre ve J. Garstang ayrı ayrı yayınlamışlardır.
Anıt bir su kaynağının kenarında dikdörtgen taşlar üzerinde kabartmalardan oluşmaktadır. Niteliğini kaybetmeyen kabartmalar ön kısmındaki 14 adet taş bloklar üzerine oyulmuştur. Anıtın ilk planı bilinmemektedir.
Bu anıt açık hava anıtlarından daha küçüktür. Doğal bir kayaya oyulmamış, her parçanın üzerinde üzerinde figür bulunan blok taşların örülmesiyle oluşmuştur. Su kaynağının yanında bulunan bu anıtın su toplama havuzunun ilk yapılış tarihi araştırılmamıştır. Eflatunpınar Anıtı'nın blok taşları üzerendeki figürler; üstte güneş kursu, ortada tanrıça ve tanrı diye kabul edilen figürlerin arasında, yanlarında ve en alttaki figürler ellerini yukarıya doğru kaldırıp tanrı ve tanrıçayı selamlamaktadır. Bu anıt Hitit Krallık dönemine tarihlenmektedir.
1996 yılında Konya Müze Müdürlüğünce Anıt çevresinde temizlik ve kazı çalışmaları başlamıştır. Çalışmalarda anıtın 3.34 x 3 m. ölçülerinde dikdörtgen planlı bir havuzun parçası olduğu ortaya çıkmıştır. 1998 yılı çalışmalarında anıtın alt kısmında beş adet daha tanrı kabartması tespit edilmiş olup, ilerideki yıllarda kazı çalışmaları devam ettirilecektir.
Kilistra Antik Kenti: Kilistra Antik Kenti Konya'nın 34 km. güney batısındaki Hatunsaray Bucağının 16 km. kuzey batısındaki Gökyurt Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Yapılan çalışmalarda M.Ö. III. yy. kadar yerleşim olduğu anlaşılmıştır. Listradan (Hatunsaray) gelip Mistiya'ya Beyşehir'e doğru devam eden tarihi kral yolu (Vig Seboste) üzerinde yer almaktadır. Kilistra Antik kentinin M.S. 7. yy. da Kapadokya benzeri yumuşak kayaların oyulması ile birçok kaya yerleşmesi oluşturulmuştur. 1998 yılında giderleri İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından karşılanmak üzere Konya Müze Müdürlüğü adına yapılan kurtarma kazısı çalışmalarında, Haç Planlı Şepel, Sümbül Kilise, Büyük Su Sarnıcı ve Şırahanelerde temizlik, restorasyon, çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Haç Planlı Şapel iç ve dışı yekpare kaya oyuğu olması nedeniyle eşine az rastlanan nitelikte olup M.S. 8. y.y.'a aittir.
Sümbül Kilisede M.S. 8. yy'a ait olup devrini yansıtan süslemelerle Bizans Devrine ait Büyük Su Sarnıcı ise karşılıklı yekpare kayaya oyulmuş dörder payeye oturan 3 nefli plan gösterir.
Çiftli Şırahane ise karşılıklı yekpare iki kay içine oyulmuş çevresi ise bir kompleks halindedir. Doğu Şırahane'nin giriş kapısı eşiğinde M.Ö. I, yy'la ait kentin adını veren bir yazıt bulunmuştur. Bizans devrine ait kaya oyuğu iki ev ortaya çıkartılmıştır.
Kilistra antik kenti oldukça geniş alana yayılmış kaya oyuğu yerleşmeleri şeklindedir. Gelecek yıllar yapılacak kazı ve temizlik çalışmaları buranın Ürgüp, Göreme gibi turistik bir yer olmasını sağlayacaktır.
Karahöyük: Konya İl Merkezine 15 km. güney doğusunda Harmancık mahallesindedir. Ulaşım belediye otobüsleri ile sağlanır. Ord.Prof.Dr. Sedat ALP başkanlığında 1953 yılında başlayan kazılar halen devam etmekte olup, üzerinde en uzun süren çalışma en eski Türk kazılarındandır. Karahöyük'te yapılan araştırmalarda höyüğün M.Ö. 3000 (Eski Tunç Devri-M.Ö. 2000 Asur ticaret kolonileri devri) de iskan edildiği anlaşılmış olup, 27 yerleşik katı tespit edilmiştir. Konya bölgesinin M.Ö. 3000 ve 2000 yıllarının tarihe ışık tuttuğu bilinmektedir. Eski Anadolu'nun en önemli şehir harabeleri arasındadır.
Karahöyük kazılarında çıkan buluntular devrinin kültürel ve ticari ilişkileri anlatan belgelerdir. Hitit İmparatorluk Çağı öncesi eski Tunç Devri Mühür sanatının Orta Anadolu'nun güney bölgesindeki en önemli buluntularını veren merkezdir. Grafitolan kap markaları ve bazı mühürler Anadolu'da yazının erken safhalarının araştırılmasında yardımcı olmaktadır. Gaga ağızlı testiler, fincanlar,yonca ağızlı testiler, rhytonar, üzüm salkımı biçimli kandiller ve diğer buluntular olup ayrıca at nalı biçimli damgalı altarlar, ocaklar ve yarım ay biçiminde atkılar devrinin karakteristik eserleridir. Buluntular Konya Arkeoloji Müzesinde teşhir ve muhafaza edilmektedir.
Bolat Örenyeri:Bolat yaylası ören yeri, Hadim ilçesi Bolat köyü sınırları içinde kalan Temaşalık mevkiindedir. Literatüre adı Astra olarak geçmiş olan antik kent, Hadim ilçesinin kuzey batısında ve Hadim'e 17 km. uzaklıktadır.
Hellenistik, Roma ve Bizans devirlerinde iskan gördüğü yüzey buluntularından anlaşılmaktadır.
Kente ait önemli sayılabilecek kalıntılar; nekropol alanı, bouleterion, kilise ve büyük yapıdır.
1992-93-94 yıllarında Konya Müze Müdürlüğünce kurtarma ve temizlik çalışmaları yapılmıştır.
Nekropol Alanı: Kentin güneyindedir. M.S. 3.yy'a ait bol miktarda mezar steli ve lahit parçaları bulunmaktadır. Stellerde; boğa başları, asma dalı, üzüm salkımları ve mezuda başları işlenmiştir. Stellerdeki insan figürleri stilizedir. Lahit ve
kapakları blok kayaların işlenmesi ile yapılmış olup, lahitlerde mezuda başları ve üzüm salkımları, kapaklarında ise aslan başları işlenmiştir.
Bouleterion: Kentin batısındadır. Yüksek bir noktada kurulmuştur. Cave alanının bir bölümü ayakta kalabilmiştir.
Selçuklu Köşkü: Alaaddin Tepesini çeviren iç kalenin kuzey eteğindedir. Sarayın II. Kılınçaslan'a ait olduğu kuvvetle muhtemeldir. Köşk, Alaaddin Keykubat I zamanında genişletilerek tamir edilmiş, kare bir plan üzerine harç ve tuğlalarla iki kat olarak yapılmış, altı kat kerpiç ve molozlarla takviye edilmiştir. Köşk bugün harap olmuş bir duvar parçasından ibarettir. Son defa 1961 yılında bu tek duvarın beton bir şemsiye ile muhafazası yoluna gidilmiştir.
Kubâd-Âbad Sarayı: Kubâd-âbad Sarayı Beyşehir gölünün güneybatısında yer almaktadır.
Sultan Alaeddin Keykubad I tarafından 1226-1236 yılları arasında yaptırılmıştır. Basit bir saray olmaktan çok sürekli ikamet için yapılmış Selçuklu yapılar topluluğudur. Türk saray külliyesinin en eski örneğidir. Ayrıca bugün planı bilinen tek Selçuklu Saray Külliyesidir.
1949-51 yıllarında M.Zeki Oral kazılara başlamış daha sonra 1965 yılına kadar bu kazılara ara verilmiştir. 1965-66 yıllarında Prof.Dr. Otto-Dorn Büyük Saray ve Küçük Saray'ın mimarisini ve çini dekorasyonunu ortaya çıkarmıştır. Mehmet Önder'de bir süre kazılara devam etmiş ve 1968 yılından itibaren bu önemli Selçuklu sitesi kendi kaderine terk edilmiştir.
1980 yılında yüzey araştırmaları ile Prof.Dr. Rüçhan Arık tarafından başlatılan çalışmalar 1981 yılından itibaren bilimsel arkeolojik kazı olarak yürütülmektedir.
Sultan ve Emirleri için yapılan saray ve köşkler çeşitli renk ve desenlerdeki çinilerle süslenmiştir. Yapılan kazılarda sarayın temelleri ve bölümleri, sarayda kullanılan yapı malzemeleri, renkli camlar, kürkler, alçı dekorasyonlar cam, sikke, seramikler ve çiniler bulunmuştur.
Kubâd-Âbad Sarayı çinileri sır altı ve lüster tekniğinde yapılmıştır. Ayrıca çeşitli formlarda çini mozaiklerde ele geçmiştir. Ele geçen çiniler figürlü, geometrik ve bitkisel bezemelidir.
Kubâd-Âbad Sarayında yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntular Türk Kültür tarihine çeşitli bilgiler kazandıracak niteliktedir.
Ulaşım
Karayoluyla, Ankara'ya 3, Antalya'ya 4, Eskişehir'e 5, İstanbul'a 9, Adana'ya 5 saat uzaklıktadır. Ayrıca yapılmakta olan hızlı trenlerle bu saatler daha kısa olacaktır.
İstanbul'dan başlayan tarihi Hicaz Demiryolu hattı, şehir merkezinden geçmektedir. Günümüzde demiryolu ulaşımı bu hattan sağlanmaktadır. İstanbul-Konya uçak seferleri de buradaki havaalanından sağlanmaktadır.
Konya Yemek kültürü
Konya, etliekmeği ile ünlüdür. Fırın kebabı da meşhurdur. Sac arası denilen bir tür hamur işi yiyecek ve düğün pilavı da yeme içme kültüründe özel bir yer tutar. Genel itibarla Konya mutfağı et yemekleri ve hamur işleri ile meşhurdur.
Eğitim imkânları
Konya'da, Selçuk Üniversitesi, Mevlana Üniversitesi, Karatay Üniversitesi ve Konya Üniversitesi eğitim vermektedir.
Resim galerisi
-
-
-
-
-
-
-
-
Meçhul Asker anıtı ve arkada KuleSite.
-
-